19 Aralık 2012 Çarşamba

Değdi mi gittiğine?

  • değdi mi gittiğine ?
        elin...
        gözün...
        tenin...
        değdi değil mi gittiğine ?          
  • Emre GÖKÇE

  • orada kimse var mı?

    dipteyim ..

    boyumun bilmem kaç katı kadar yerin dibindeyim .. duvarlar sanki bir suç işlemişim gibi üzerime geliyorlar.                                                                            

    üstelik  daracık bir yer olduğunu gözlerimle göremeyecek kadar da karanlık burası .. soğuk.. yanımda kimsenin olmayışından mı acaba? .. hoş öyle olsa bile bu dip öyle ikimizin sığabileceği bir yer değil. gözlerim yavaştan alışmaya başlıyor karanlığa , yukarıdan sızan ayışığının yardımı ile de sezebiliyorum artık hafiften .. bir kuyu mu burası? peki nasıl düştüm ben buraya ?

    en son hatırladığım çok güvendiğim iki kişi.. aslında biri öncesi diğeri sonrası .. kartaldı biri .. ilk onunla uçmuştuk .. herşey çok güzeldi .. yırtıcı olmasına rağmen bana iyi davranırdı .. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi onunla .. hergün yeni bişeyler katıyorduk birbirimize..çok da mutluyduk masmavi gökyüzünde sanki sadece biz vardık dünya umrumuzda değildi.. ama bir gün yine gökyüzündeki en yüksek buluta değmeye çalışırken aniden omzundan attı beni..  belli istemiyordu artık .. sıkılmıstı .. herşey hevesti ya zaten o da en doruk noktasındaydı şu an .. ya da o öyle düşünüyordu herneyse... daha fazla kalmak istesem bu sefer bana daha önce göstermediği o yırtıcı yüzünü gösterecekti.. gerek yoktu  çünkü zaten acı çekiyordum .. düne kadar bulutların üzerinde koşarken ertesi gün kendini yerde , derin sıyrıklar ve iyileşmeyecek kırıklar içinde bulmak ne demek bilir misin?                        

    neyseki hala yaşamımı devam ettirebilecek kadar canım biraz da heybemde onun çaldığı fakat bir kısmını ona hissettirmeden sakladığım güven duygum vardı. ehh biraz da umudum.. hayatımı ölmeyecek kadar yaşayabilirdim .. önce iyileşmem gerekiyordu tabiki .. nitekim iyileştim baya da hızlı toparladım kendimi .. değişik kuşlarla gökyüzünün değişik katmanlarını keşfettim.. bir papağanla boş konuştum ama çok eğlendim.. mesela bir muhabbet kuşuyla uzun uzun sohbet ettik ama ileriye gitmedi .. sonra o geldi .. Kanarya.. hala yara yerlerim sızladığı için ona pat diye açamadım tüm kalbimi ..gökyüzünü tekrar sevdim onunla .. herşeyi renkleriyle tekrar tanımaya başladım.. tamam ya işte bunun için toparlandım ben o beni mutlu eder ben de onu diye düşündüm hep.. bana denizden geldiği için mi nedendir bilmiyorum ama hiç unutamayacağım hatta hiç unutmak bile istemiyorum onu..  o da uzun yoldan gelmişti ve yara bere içindeydi çok belliydi.. geçmişinden darbe almıştı ben gibi.... çok kısa sürdü onunla uçuşumuz.. en kötüsü de ne biliyor musun ? benim için en değerli olmayı kendi istediği halde ve en değerli olduğunu hissettiği anda  gitti o da .. hem de en yükseğin de en yükseğinden bıraktı beni aşağıya .. hiç düşünmeden.. oysa yaralarım daha kanarken açmıştım kalbimi ona , oysa kalan güvenimin hepsini  hiç düşünmeden vermiştim..    

    bu sefer daha da sert düştüğüm için artık toparlanmak daha da zordu.. hiç hak etmediğin halde yerden yere vurulmak öyle kolay birşey değil.. nefes almak bile bu kadar zorken bir şekilde yarı topal yarı düzgün fakat iki büklüm yerden kalktım .. çevreme baktığımda yerde yalnız olmadığımı fark ettim.. o sene kurduğum ama gidemediğim amerika hayalimi parçalar halinde taşıyan mumya adam ,  okul öğrenci işlerinde çalışan , korku filmlerinden fırlamış ve elinde not ortalamamın yazdığı kağıt olan amca , ve zeus a artık bakamayacağım ben gidiyorum diyen hüseyin amca .. hepsi birlik olup üzerime yürüyorlardı ..  

    arkamda ne olduğu hakkında bir fikrim olmamasına rağmen geri geri gidiyordum ki tek ayağımı boşlukta hissetmemle düşmeye başladım .. daha aşağı daha da aşağı.. sanki ruhum ağzımdan çıkacaktı .. evet uyandığımda buradaydım .. işin kötüsü üzerime yürüyenler ellerindekileri şeyleri paket yapıp benim sırtıma yüklemişlerdi .. ( not ortalamam , zeus , hayal kırıklıklarım) .. sanki buradan çıkması çok kolaymış gibi bir de onları taşıyorum sırtımda .. arada bağırıyorum ama artık umudum yok .. en kötüsü de umudunu kaybetmekmiş .. arada birilerine sesleniyorum bakıp geçiyorlar ya da çoğunda ben çıkmak istemiyorum .. bir kuşun gelip kurtarmasını bekliyorum belkı de ..  

    heeyy hheeeyy sana diyorum ..evet sen.. senden başka biri var mı yukarıda neden sağına soluna bakıyorsun?.. bir el at da şurdan çıkıvereyim.. ha ?

    6 Aralık 2012 Perşembe

    BULUŞMAK ÜZERE

    Diyelim yağmura tutuldun bir gün
    Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
    Öbür yanda güneş kendi keyfinde
    Ne de olsa yaz yağmuru
    Pırıl pırıl düşüyor damlalar
    Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
    Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
    İşte o evin kapısında bulacaksın beni
    Diyelim için çekti bir sabah vakti
    Erkenceden denize gireyim dedin
    Kulaç attıkça sen
    Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
    Ege denizi bu efendi deniz
    Seslenmiyor
    Derken bi de dibe dalayım diyorsun
    İçine doğdu belki de
    İşte çil çil koşuşan balıklar
    Lapinalar gümüşler var ya
    Eylim eylim salınan yosunlar
    Onların arasında bulacaksın beni
    Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
    Çakmak çakmak gözleri
    Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
    Herkes orda sen de ordasın
    Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
    Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
    Özgürlüğe mutluluğa doğru
    Her işin başında sevgi diyor
    Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
    Bi de başını çeviriyorsun ki
    Yanında ben varım